“Tümör” terimi latince “şişlik” ya da “kitle” anlamına gelmektedir. Bu şişlik ya da kitle vücutta normal dokuların haricinde gelişen anormal bir doku büyümesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu anormal doku büyümesi iyi huylu ( benign ) ya da kötü huylu ( malign ) olabilir. Kas iskelet sisteminin kötü huylu tümörleri “sarkom” olarak adlandırılır.
Kas iskelet sistemi tümörlerinin çok farklı çeşitleri vardır. Bunlar her yaşta görülmekle birlikte belli yaş ve cinsiyetlerde farklı tümörlerin görülme sıklığı değişir.
Kas iskelet sisteminin iyi huylu (benign) tümörleri tespit edildikleri bölgede büyüme ve ilerleme gösterirler. Bazıları çok yavaş büyürken, bazıları da hızlı büyüme eğilimi gösterip çevredeki diğer dokulara baskı yapabilir, çevre dokuları sarabilir, kemikte ise kemiğin içyapısını bozarak kemiği zayıflatıp kırığa sebep olabilirler. İyi huylu tümörler bazen kötü huylu tümör yapısına da dönüşebilir.
Kas iskelet sisteminin kötü huylu (malign) tümörleri ise, iyi huylu tümörlerden farklı olarak hızlı büyüme, çevre dokuları baskı altına alma ve etrafını çevreleme, kemikte ise hemen daima kırığa sebep olurlar.
Kas iskelet sistemi tümörlerinin ilk belirtileri genellikle şişlik ve ağrıdır.
İyi huylu tümörlerde şişlik genellikle yavaş gelişir ve uzun süredir vardır. Ağrı ise genellikle kola veya bacağa yüklenme, aktivite sonrasında kemiğin zayıflaması sonucu kendini belli eden bölgesel ağrılardır.
Kötü huylu tümörlerde ise şişlik hızlı gelişir, beraberinde çevre dokulara baskı nedenli kol ya da bacakta şişme, çevre artışı (damar basısı), uyuşma (sinir basısı) görülebilir. Ağrı genellikle sürekli ve istirahat halinde dahi görülen ağrı şeklindedir.
Ağrı ve şişlik dışında bazen de direk kemiğin etkilenmesi sonucu patolojik kırık diye adlandırılan, tümöre bağlı kırık ile de kendini belli edebilir.
Kas iskelet sistemi tümörleri ile mücadele multidispliner bir ekip çalışması gerektirir. Bu ekip içinde başta kas iskelet sistemi tümörleri ile ilgilenen bir ortopedist olmak üzere, radyoloji, nükleer tıp ve patoloji uzmanları, gerekirse onkoloji ve radyasyon onkolojisi uzmanları da olmalıdır.
Doktorla görüşme esnasında hastanın beraberinde daha önce yapılmış tetkikleri varsa yanında bulundurması hastalığın evveliyatı açısında doktora da yardımcı olacaktır.
Bunların dışında hastanın şikayetleri ve muayene bulgularına göre; hastadan kan tetkikleri, röntgen tetkiki, Ultrasonografi (USG) Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), Kemik Sintigrafisi, Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) veya gerekli görülen diğer tetkikler istenebilir.
İstenilen bu tetkikler ile tümörün; yerleşim yeri, boyutları, sınırları, içyapısı, yayılımı, vücudun başka yerinde olup olmadığı ve iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu, olduğu konusunda doktora yardımcı tetkiklerdir.
Gerekli olan tetkiklerin ardından doktor ön tanıya yaklaşır ve son adım biopsidir. Tümörden alınan biopsi materyalinin patolojik incelemesi sonucunda nihai tanı konur ve tedavi planlanır.
Biopsi, kitleden parça alınması işlemidir. Bu işlem kitlenin yeri, diğer doku ve organlarla olan komşuluğu, içyapısının ( kemik ya da yumuşak doku) özelliğine göre; iğne, tru cut ya da açık cerrahi şeklinde uygulanabilir. Ulaşılması zor bölgelerde gerekirse Ultrasound veya Bilgisayarlı Tomografi yardımı ile de yapılabilir.
Biopsi yönteminin büyüklüğü, hastanın genel durumu ya da kitlenin yerleşim yerine göre bu yöntemde hasta konforu için, lokal anesteziden genel anesteziye kadar farklı anestezi yöntemleri kullanılabilir. Tedavi planlamasında doğru tanı çok önemlidir. Biopsi ile netleştirilen tanının ardından tedaviye geçilir.
Bazı iyi huylu tümörlerde sadece takip bile yeterli olabilir. Düzenli aralıklarla yapılan takipler neticesinde kitlede bir ilerleme olmaz ise ( hatta bazı iyi huylu kemik tümörlerinde gerileme dahi gözlenebilir) hasta cerrahi yapılmaksızın takip edilebilir.
İlerleme gösteren veya kırık riski olan iyi huylu tümörlerde tedavi genellikle cerrahi yöntemle tümörün çıkarılması ve ardından kemiğin desteklenmesi, kuvvetinin arttırılması amacı ile yapılan ilave cerrahi tedavileri kapsar.
Kötü huylu olan kas iskelet sistemi tümörlerinin tedavi ise multidisipliner ( birden fazla farklı branşı ilgilendiren) tedavilerdir. Kötü huylu tümörün tedavisi; hücre yapısına, yerleştiği bölgeye, yayılımına göre cerrahi tedavi, kemoterapi (ilaç tedavisi) ve/veya radyoterapiyi (ışın tedavisi) kapsar. Hastaya bazen bu tedavilerin tümü, bazen de bir kısmını uygulamak gerekebilir.
Gelişen teknoloji ve tıbbi alanlardaki gelişmeye paralel olarak; diğer tüm tümör tedavilerinde olduğu gibi kas iskelet sistemi tümörlerinde de erken tanı ve uygun tedavi hayat kurtarıcıdır.